Amira1986 Geschrieben 4. Januar 2008 Melden Teilen Geschrieben 4. Januar 2008 KIZIL FERYAT! Gözyaşları sere serpe uzanmış sahra üstüne Akar yavaşça Fırat’a doğru Hıçkırıklar arasında çocuk sesleri Gün boyu feryat Ölüm üstüne Ve çıplak güneşte yankı sesleri Kılıçlar vurulur kalkan üstüne Bir güruh ki elinde şeytan üçgeni Üç yerden yumulur biri üstüne Diğeri yalnız üç beş kişidir Evinden uzak, yurdundan uzak Öyle bir yer ki, bela türetmiş Zalimden yana, mazlum üstüne... Yağmur kuru bir kum oldu yere düşerken Tane tane kumlar, derken yığınlar Aldı başını götürdü çöl rüzgârı Kalan o oldu, bir de atlılar O şah ki, Fırat O’na hasret, O da Fırat’a Sîneler dövülür O’nun adına Uğrunda can verilip cânan alınır Kimi yerinde, kimi meydanda... Kan emiciler şaha kalkmışlar Güya yiğitlik vaktidir bu Salyalar akar ağızlarından Düşer de çöle, çölde kaybolur İlle de kan düşüncelerde Onu almakta çare kaybolur Bir avuç merhamet, bir yudum su! Su kana dönüşür, kanda kaybolur Esir bedenlerde Yezid korkusu Satılmış beyinler onda gark olur Ve Hüseyin! Oklar altında Tozlar savrulur, mızrak savrulur Gariptir şimdi; kimsesiz, çölde Gelen de vurur, giden de vurur Öksüz yavrular çobansız kuzu Sahra içinde meleşip durur Gözler Hüseyin’de Eller semada Kızıl feryat ki, o da kaybolur Şah mahzundur Yâran mahcup Kesik başlardan gözyaşı akar Kesilen yaradır Hüseyin yarası Bir sızı olup akar Fırat’a Beldeden beldeye akar kaybolur... Gökyüzü suskun değildir şimdi Yaşlar akıtır ki, kandan! Suya hasret niceleri Çoluk çocuk, kız kızan Kuru sahra, bela çölü Islak ama, o da kandan Rüzgâr çıkmış, eser delice Çadırlarda duman, etrafta tufan O ki, alnında buse-i Muhammed izi taşır Gerdanında da o Ağlar ama yardan yana Ne yâr kalmış, ne yâran Ve içinde aşk! Yoğurur onu; ne balçıktan, ne hamurdan Yazgı da aynı Bir yanda susuzluk, bir yanda kan Ve göğsünde birikmiş bir kin Yezid’e karşı nebevi isyan Kıyam, aynı kıyam Ali’nin nüshasından!.. Kanını isteyen caniler arasında O yalnız, kimsesiz ve yorgun Bedeninde oluk oluk nehirler ki Sıçrar Fırat’a, Fırat’sa durgun Yaprak gibi kurur gizlice Hüseyin’im Kurur da düşer toprağa Ak düşmüş sakalları kızıl Şimdi tozlu Özü bitkin, benzi solgun Hasan’ı arar düştüğü yerde Nida öyle ki, kavurur ortalığı Yakar sessizce O gün Hasan, bugün Hüseyin Yeşil, kırmızı kanlar içinde Kehkeşanlar çığlıktadır Kâinat suskun Döndükçe dönmektedir felek Döner ama Gördüklerini gizleyerek... 1400 yıl... 1400 yıl hiç durmadan döndü felek Bu çarkla birlikte dostlar da döndü Anarak, ahdederek 1400 yıl hiç durmadan ve ilelebet Usanmadan... O Sembol oldu kızıl perçemlerde Kesik elleri de bayrak! Feryadı yankılandı hep Nakış olup işlendi gökyüzüne 1400 yıl önce duyulmayan feryat 1400 yıl sonra duyuldu Nice cengâverlerin elinde tiz bir kılıç olup Savruldu tüm zemine O kılıç ki, zaferi getirdi beraberinde Yezitler taş olup atıldı loş bir çukura Ve Hüseyin’ler gözyaşlarıyla anıldı Çünkü O Gözleri yaşartan kalbin derinliklerinden geliyordu Çünkü bu yaşlar, O’nu simgeliyordu Ve duyuldu ki Hüseyin şehit oldu ama Hüseyin aşıkları hâla ayakta Ve bir gün İkinci bir Kerbela çıkarsa Lebbeyk denilecek Kızıl Feryat’a!.. METİN ATAM Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen More sharing options...
Gast yasmin Geschrieben 4. Januar 2008 Melden Teilen Geschrieben 4. Januar 2008 Sorry,aber, mir fehlt die Übersetzung Sorry Schäm,eben gelesen Übersetzung Folgt Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen More sharing options...
Empfohlene Beiträge
Deine Meinung
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Benutzerkonto hast, melde Dich bitte an, um mit Deinem Konto zu schreiben.
Hinweis: Dein Beitrag muss vom Moderator freigeschaltet werden, bevor er sichtbar wird.